Neden?

Neden?

Şimdi yapılıyor mu bilmiyorum, bir ara tribünlerde Japon bayrağı açmak moda olmuştu.

Rakip taraftar karşı tribünü tahrik etmek için beyaz çarşaf üzerinde kan lekesini anımsatsın diye bunu yapıyor ve onlara “sizi bilmem n’apmaya geldik” mesajını veriyordu. Yani bir kadının bekaretini almak iğrenç bir şeydi onlara göre, bir insana yapılabilecek en büyük hakaretti ve o hakareti de subliminal yol ile yapmış oluyorlardı.

Aslında düşününce komik ve bayağı, ama pratiğe dökülünce çok iğrenç ve acınası bir durum.

Erkeklerin kadın cinsiyeti üzerinden kendilerini tanımlama halleri o kadar iğrenç ki bu sadece bir örnek.

Kendi cinsel kimliklerini bir güç olarak görüyorlar ve kadının cinsel kimliğini kullanarak aleme racon kesiyorlar.

Namustan en çok bahseden adamların ağzında bile bir başkasının anasına atlamak, bacısını sıraya dizmek, karısına el koymak var.

Noktalama işareti olarak kullanılıyor küfür.

Ve bu adamlar kendi CV’lerine altın hafler ile “delikanlı” yazdırıyorlar.

Cinsel organı üzerinden güç gösterisi yapan adamların genelde kendilerini tanımlamak için başka çareleri olmadığını görüyorum.

Kendinde değerli gördüğü hiç bir şey olmadığı için bu yola baş vuruyor.

Buraya kadar çok zorlasam anlayabilirim erkekleri.

Peki ya kadınlar?

Aynı küfürler kadınların da ağzında artık.

Kadın kimliğine bizzat kadınların kendisi küfrediyor ve erkek gibi davranmayı gerçekten güçlü olmak zannediyor bu kadınlar. Erkeksi hareketler yapar ve erkek gibi küfrederse, kendini iyi hisseden kadınları anlamam mümkün değil.

Ahlaki değerlerin üzerinden şekillendiği en önemli süje kadındır ve bu iki yüzlülüğün en belirgin tezahürlerinden biri kadının kadına yansımasında.

Kimin küfrettiğinin önemi yok, ama her iki tarafın da çıktığı tek sokak var; Kendinde sevecek bir şey bulamıyor bu insanlar.

Bulamadığı için de kendisini bir başkasının cinsel kimliği ile ifade etmeye ya da ispat etmeye çalışıyorlar.

Sonuç yine komik yine acınası…

Ezgi Akgül
Sosyolog – Yazar